bugün
- 25 yaşında üniversite okumaya niyetlenmek10
- yazarların kız çocuğu olursa koyacağı isimler19
- istanbulda vurularak öldürülen okul müdürü26
- burnumuzun dibindeki adaların yunanistan ın olması13
- motosikletle 210 km hız yapmak10
- icardi1905'in sözlüğü bozması8
- şu an hissedilen duygu16
- sözlük yazarlarının tatlıları11
- can yaman erkekse sözlük erkekleri ne16
- psikolog fiyatları16
- eloande ile evlenip sözlüğü huzura kavuşturmak10
- sözlüğün en güzel kızı olmanın dezavantajları13
- tamirciye veren kadın8
- bir kızı kucakta zıplatmak8
- ithalat ile ülke döndürmeyi marifet diye satmak8
- anın görüntüsü15
- 2023 2024 sezonu lig şampiyonu9
- fenerbahçe9
- macar bakanının türklük açıklaması13
- toggun yanması8
- bir erkeği cezbeden şeyler18
- flörtü eleme sebepleri20
- öğretmen maaşları22
- ölümlü dünya 29
- komşuyu arabanın arkasına bağlayıp sürüklemek12
- suratı sabunlamak11
- 1 85 boyunda zeki esprili yakışıklı kültürlü erkek34
- uludağ sözlük discord grubu8
- 007 slip don giysin kampanyası10
- eksi ruyaları kaldıracak kantar13
- ali koç'un jose mourinho ile anlaşması13
- yanındakiyle yaşar aklındakiyle ölürsün15
- sözlük yönetimi beni silsin mi16
- ameliyat ettikleri hastann karnında mala unuttular10
- sözlüğün terzisi8
- 007 silik yesin kampanyası9
- bik bik silik yesin kampanyası9
- nervio'nun güzel ellerinden yiyeceğim dayak10
- sözlük yazarlarının boy kilo ölçüleri11
- rusyaya gidince kızlar etrafımda pervane olacak17
- görüldü bile atmayan insan tipi22
- yazarların evlenmek istedikleri dizi karakterleri11
- eloande'ye zengin koca bulmak8
- aşık olmak12
- mimarlığı bırakmak13
- erkeklerin iğrenç özellikleri21
- keki kabarmayan sözlük kızı8
- sözlükteki kızlar mı dışardaki kızlar mı10
- deniz gezmiş10
entry'ler (1781)
liseye kadar envai çeşit sınav yüzünden ders kitabından başka kitap açmanın sürekli vakit kaybı olarak empoze edilmesi. üniversiteye girince insan tabii maratondan çıktığı için kendini dağıtıp en az 2 yıl keyif yapıyor. hadi 3. ve 4. sınıflarda okudu diyelim, okul bitince de sabahtan akşama kadar it gibi çalışıp para kazanması gerektiği için, bütün gün yorulan birey eve gelip dinleniyor kitap okumak yine hayal oluyor.
aklı gelişmemiş ergen kızların durumudur. sadece takıntıdan ibaret olan davranıştır.
zaten olması gereken şeyin, akla yeni düşmesi halidir.
(bkz: bkvd) bordo klavyeli vatanperverler derneği.
başka bir batılılaşma örneği. amerika'da japonya'da da böyle ara ara sıralar oluyor. türkiye'de tek örneği olarak diablo 3 için taksim konseri verilmesi ve sıraya girilmesiydi bu iki olmuş. tamam gir sıraya bekle bir şey demiyorum da, ah be yavrum paramla rezil oluyorum niye diyorsun, o senin paran ile rezil oluşun değil, beynini kullanamayışından rezil oluşun. girmeyeydin sıraya olmazdın rezil. neyse kendinden akıllı telefonu alabildin mi bilmiyorum ama aldıysan bir daha böyle bi durum yaşamazsın. sen gitmek istesen de telefon "abi hele 1 gün daha bekle sakince git al, ilk gidip alana apple hisse vermiyo bak sen beni dinle apple'ın ciğerini bilirim ben!" diyerek durdurur.
orta okul zamanları açılıp sözlükte lise hayatı boyunca ezilip, itilip yine de yılmayıp bu günlere uğraşlar vererek gelip, şimdi hukuk fakültesinden mezun olmasına az kalmış yazar(lar) olarak, geçmişimi incelediğinde sözlük nicki dışında bir pişmanlığı olmayan yazarlar için af çıksa da tadından yenmese denilen hede.
edit: ha bu yazar akıllanmış mıdır? Hayır. Gidip Scarlett Johansson Hastasi diye yeni nick alır pişman da olmaz. * *
edit: ha bu yazar akıllanmış mıdır? Hayır. Gidip Scarlett Johansson Hastasi diye yeni nick alır pişman da olmaz. * *
ışıd değildir.
adamı zaman zaman gerer, hız böyle bi geriler bi yukarı çıkar kafasına göre.
zaman zaman ise çok tatminkar olabilir, bir başlar 50-100-200-450-700'ü görür mest olursunuz.
zaman zaman ise adamı sinir eder, 1-2 dakika 700 ile giderken birden kendini 350 civarına sabitler.
yine de boş vakitlerde çok güzel bir uğraştır efenim.
zaman zaman ise çok tatminkar olabilir, bir başlar 50-100-200-450-700'ü görür mest olursunuz.
zaman zaman ise adamı sinir eder, 1-2 dakika 700 ile giderken birden kendini 350 civarına sabitler.
yine de boş vakitlerde çok güzel bir uğraştır efenim.
hayatını rahat sürecek, ama o şehir dışındaki sürünme keyfini yaşamayacak, tek başına ayakta kalmayı çok geç öğrenecek insandır.
hiç çaba göstermemek demeyelim de, kızlar da hani ufak bir tebessüm ederek çaba gösterip buluyor.
erkekler ise götlerini yırtsa bile çoğu zaman nafile.
erkekler ise götlerini yırtsa bile çoğu zaman nafile.
(bkz: sie go)
Bir insanın doğru kişi olup olmadığını anlamak çok zor bence,
daha doğrusu onu sen anlayamazsın, adını getiremediğim bir takım hisler onun o olduğunu söyler,
o andan sonra ona bakışın artık değişir, bunu kendine itiraf edemezsin, sadece ona olan bakışın değişir.
Bir kimsenin arkadaşlığından çok keyif alıyorsundur, o gülmüyorken gülemiyorsundur,
o gülsün de, o içi parlayan gözler açığa çıksın, gözleri gözlerime değsin ve o iç huzuru yakalayayım,
ben de güleyim istiyorsundur, sürekli onunla vakit geçirmek istiyorsundur. onun sesini duyabilmek için aptal aptal bahaneler üretiyorsundur.
Peki, ne oluyor da artık sana bu arkadaşlık yetmez oluyor ?
Peki, ne oluyor da artık onun bir arkadaştan fazla olmasını istiyorsun?
Peki, ne oluyor da artık arkadaşlık sana yetmemeye başlıyor?
Peki, ne oluyor da artık onun yanında sadece arkadaş olarak kalmak, onun diğer samimi arkadaşlarıyla görmek
sana eziyet oluyor?
insanoğlu! Sana diyorum! Sen asla bu değişimleri kendine itiraf edebilecek kadar cesur olamadın!
Ben sana söyleyeyim! Sen o kişiye kendini aşırı kaptırıyor, onunla bir hayat paylaşmak istiyor,
onu hayatına ortak etmek, onun hayatına ortak olmak istiyorsun.
Peki bu neden oluyor? Ayrıca nasıl oluyor? Arkadaşın olan o kişinin gözlerine niye artık eskisi gibi bakamıyorsun?
Ayrıca onun manevi yönüne mi tutuluyorsun? Onun fiziğine mi? Bunu bile bilmiyorsun.
Ben biliyorum, maneviyatına. Eğer fiziğine aşık olsaydın bunu kolayca itiraf ederdin ve o kadar değerli olmazdı senin için
çünkü günümüzde bir insanın dışına aşık olmak, günümüz gençleri arasında utanç verici değildir, çünkü arkadaşlıklar gibi
aşklar da yüzeysel olmaya başlamış, sadece güzel bir kızın onun sevgilisi olduğunu alemlere duyurarak haz duymak isteyen
gençler ortaya çıkmıştır.
Dedim ya, itiraf edebilmen için fiziksel benliğine aşık olman gerek diye, itiraf edememen ise, onun maneviyatına aşık
olman demektir. Bu yüzden itiraf edemezsin çünkü, günümüz insanlığına "Onunla çok iyi vakit geçiriyorum ve fazlasını
istiyorum" dersen seninle dalga geçerler. "bıraksana yaaa" derler. Bu yüzden bu sözleri kendine de diyemezsin,
Ama o kişi senin için doğru kişidir, önüne iki seçenek gelir, ya duygularını belli edip karşı taraftan bir cevap bekler,
ya da arkadaş olarak yanında onu kıskanarak varlığına devam edersin.
Genelde hep ikinciyi seçmek durumunda kalırız.
Sebebiyse açık, Eğer ona olan hislerini açar, ve sonra ondan olumsuz bir geri dönüt alırsan, cidden duygusal açıdan
büyük bir yıkım olur, aylarca kendine gelemezsin onu kaybettiğin için, bu duygusal boşluk fiziksel acıya bile
sebep olur zaman zaman.
Olumlu yanıt alma umudu bir anda uzayda boşlukta uçuşunuza sebep olur.
Olumlu yanıt alma şansınız da vardır ancak doğru zaman çok önemlidir. Karşı taraf da arkadaşlığından yeterince
memnun olmuş ve güzel vakit geçiriyorsa, sanırım doğru an bu olmalı.
bir de iki arada bi derede durum vardır, siz ona belli edersiniz ama ne olumlu ne olumsuz yaklaşmaz size.
Bu daha kötüdür. "Acaba anlamadı mı?" "Anladı ama arkadaş kalalım diye anlamamazlıktan mı geliyor?"
"Anladı, ama benim acınası birisi olduğumu düşünüyor." gibi düşüncelere sürüklenir. işte o yüzden doğru kişinin
anlaşılması çok zordur, size bağlı değildir, insansındır, duyguların vardır, duygularında bir şeyler yaşarsınız,
birisini seversiniz, bu asla sizin elinizde olmaz. Ama bunlar açığa çıktıktan sonra hiçbir şey elinizde olmaz.
Ne kız bunu anlarsa eskisi gibi arkadaş olabilir, ne de erkek kişisi duygularını kendine itiraf ettiği zamandan sonra
kıskançlığıyla boğulduğu için eskisi gibi olamazlar.
işte bütün bu hislerin sebebidir belki de doğru kişi. belki de değil, doğru kişinin doğru kişi olduğu bence nötr bir durum. anlaşılması her daim imkansız olmuştur. sadece akışına bırakılmıştır. zaten o da doğru kişiyse ve seni doğru kişi gördüyse her şey kendiliğinden gelir. tek üzüntüm, doğru kişiyi bulanın hep tek taraflı olması, karşıdakinin senin doğru kişi olduğunu söylememesidir. yine de üstünden gelip arkadaş kalabilmek istersin, bunu zor bela da yaparsın ama kıskançlığın her daim çatışmalara neden olacaktır.
daha doğrusu onu sen anlayamazsın, adını getiremediğim bir takım hisler onun o olduğunu söyler,
o andan sonra ona bakışın artık değişir, bunu kendine itiraf edemezsin, sadece ona olan bakışın değişir.
Bir kimsenin arkadaşlığından çok keyif alıyorsundur, o gülmüyorken gülemiyorsundur,
o gülsün de, o içi parlayan gözler açığa çıksın, gözleri gözlerime değsin ve o iç huzuru yakalayayım,
ben de güleyim istiyorsundur, sürekli onunla vakit geçirmek istiyorsundur. onun sesini duyabilmek için aptal aptal bahaneler üretiyorsundur.
Peki, ne oluyor da artık sana bu arkadaşlık yetmez oluyor ?
Peki, ne oluyor da artık onun bir arkadaştan fazla olmasını istiyorsun?
Peki, ne oluyor da artık arkadaşlık sana yetmemeye başlıyor?
Peki, ne oluyor da artık onun yanında sadece arkadaş olarak kalmak, onun diğer samimi arkadaşlarıyla görmek
sana eziyet oluyor?
insanoğlu! Sana diyorum! Sen asla bu değişimleri kendine itiraf edebilecek kadar cesur olamadın!
Ben sana söyleyeyim! Sen o kişiye kendini aşırı kaptırıyor, onunla bir hayat paylaşmak istiyor,
onu hayatına ortak etmek, onun hayatına ortak olmak istiyorsun.
Peki bu neden oluyor? Ayrıca nasıl oluyor? Arkadaşın olan o kişinin gözlerine niye artık eskisi gibi bakamıyorsun?
Ayrıca onun manevi yönüne mi tutuluyorsun? Onun fiziğine mi? Bunu bile bilmiyorsun.
Ben biliyorum, maneviyatına. Eğer fiziğine aşık olsaydın bunu kolayca itiraf ederdin ve o kadar değerli olmazdı senin için
çünkü günümüzde bir insanın dışına aşık olmak, günümüz gençleri arasında utanç verici değildir, çünkü arkadaşlıklar gibi
aşklar da yüzeysel olmaya başlamış, sadece güzel bir kızın onun sevgilisi olduğunu alemlere duyurarak haz duymak isteyen
gençler ortaya çıkmıştır.
Dedim ya, itiraf edebilmen için fiziksel benliğine aşık olman gerek diye, itiraf edememen ise, onun maneviyatına aşık
olman demektir. Bu yüzden itiraf edemezsin çünkü, günümüz insanlığına "Onunla çok iyi vakit geçiriyorum ve fazlasını
istiyorum" dersen seninle dalga geçerler. "bıraksana yaaa" derler. Bu yüzden bu sözleri kendine de diyemezsin,
Ama o kişi senin için doğru kişidir, önüne iki seçenek gelir, ya duygularını belli edip karşı taraftan bir cevap bekler,
ya da arkadaş olarak yanında onu kıskanarak varlığına devam edersin.
Genelde hep ikinciyi seçmek durumunda kalırız.
Sebebiyse açık, Eğer ona olan hislerini açar, ve sonra ondan olumsuz bir geri dönüt alırsan, cidden duygusal açıdan
büyük bir yıkım olur, aylarca kendine gelemezsin onu kaybettiğin için, bu duygusal boşluk fiziksel acıya bile
sebep olur zaman zaman.
Olumlu yanıt alma umudu bir anda uzayda boşlukta uçuşunuza sebep olur.
Olumlu yanıt alma şansınız da vardır ancak doğru zaman çok önemlidir. Karşı taraf da arkadaşlığından yeterince
memnun olmuş ve güzel vakit geçiriyorsa, sanırım doğru an bu olmalı.
bir de iki arada bi derede durum vardır, siz ona belli edersiniz ama ne olumlu ne olumsuz yaklaşmaz size.
Bu daha kötüdür. "Acaba anlamadı mı?" "Anladı ama arkadaş kalalım diye anlamamazlıktan mı geliyor?"
"Anladı, ama benim acınası birisi olduğumu düşünüyor." gibi düşüncelere sürüklenir. işte o yüzden doğru kişinin
anlaşılması çok zordur, size bağlı değildir, insansındır, duyguların vardır, duygularında bir şeyler yaşarsınız,
birisini seversiniz, bu asla sizin elinizde olmaz. Ama bunlar açığa çıktıktan sonra hiçbir şey elinizde olmaz.
Ne kız bunu anlarsa eskisi gibi arkadaş olabilir, ne de erkek kişisi duygularını kendine itiraf ettiği zamandan sonra
kıskançlığıyla boğulduğu için eskisi gibi olamazlar.
işte bütün bu hislerin sebebidir belki de doğru kişi. belki de değil, doğru kişinin doğru kişi olduğu bence nötr bir durum. anlaşılması her daim imkansız olmuştur. sadece akışına bırakılmıştır. zaten o da doğru kişiyse ve seni doğru kişi gördüyse her şey kendiliğinden gelir. tek üzüntüm, doğru kişiyi bulanın hep tek taraflı olması, karşıdakinin senin doğru kişi olduğunu söylememesidir. yine de üstünden gelip arkadaş kalabilmek istersin, bunu zor bela da yaparsın ama kıskançlığın her daim çatışmalara neden olacaktır.
aynı nesile mensup olduğumuz için aslında biraz utanç verici olan yazar.
leyla ile mecnun, işler güçler, avrupa yakası gibi dizilerdir.
(bkz: anket yaptım yer misin)
(bkz: anket yaptım yer misin)
az evvel bir kaç hbbia başlığını görmem ile "yoksa..." oldum ama yeni gelen nesillerin, bu trolizm akımını bilmemelerini sebebiyle ona laf soktuklarını görmemle "oh" çekmem bir olmuştur.
Sen nasıl bir kezbansın amk karısı diyip, ağzına tekme atıp kaçılasıdır.